Noam Chomsky

– Küreselleşmenin girdiği derin kriz, neoliberallerin dile getirdiği yalnızca ”mali sermayenin serbestisinin sınırlanması” gibi önlemlerle geçiştirilebilir mi? Krizi emek açısından yorumlayabilir misiniz?

N.C. – Mali akışların serbestleşmesinin sınırlanması ”neoliberal politikalarda bir ayarlama” olarak tanımlanmamalıdır. Hatta bu gelişme, neoaliberalizmin, yani ”Washington Uzlaşması” nın çok önemli bir boyutunun tersine dönmesi olarak tanımlanmak durumundadır. Aslında ”neoliberal” kavramının kendisi de oldukça saptırıcıdır. Bu akım yeni değildir. Örneğin, iki yüzyıl önce, İngiltere’de yüksek düzeyde korumacılık ve devlet müdahalesi politikaları uygulanırken, neoliberal politikalar Hindistan’a dayatılmıştır. Continue Reading

Sermaye Denetlenmeli

Dünya aydınlarının önde gelen isimlerinden Noam Chomsky, uluslararası ekonominin ciddi sorunlarla yüz yüze bulunduğunu, IMF ve Dünya Bankası başta olmak üzere pek çok şeyin değişmesi gerektiğini söyledi. ”Tarihin bittiğini sadece zenginler iddia eder” diyen ”küreselleşme karşıtlarının entelektüel omurgası” , Almanya’da yayımlanan haftalık ”Die Zeit” gazetesinin son sayısında IMF, Dünya Bankası’nın rolü ve dünya ekonomisindeki ”antidemokratik eğilimlerle” ilgili soruları yanıtladı.

– Uzun bir zamandır küreselleşmeyi ve küreselleşmenin kurumlarını eleştirenlerden birisiniz. Suçlamalarınız lütfen… Continue Reading

Sizce bu saldırılar neden oldu?

Yanıt için cinayetleri kimin işlediğini tespit etmeli. Kaynağın Ortadoğu’ya, Usame Bin Ladin’in şebekesine uzandığı genel kabul görüyor. Eylemlerin onun denetimi altında gerçekleştiği kesin değil ama bunu varsayalım: Aklı başında biri, bin Ladin’in görüşlerini ve bölgedeki geniş taraftar deposunun haleti ruhiyesini değerlendirmeye çalışır. Bunlar hakkında çok şey biliyoruz. Güvenilir Ortadoğu uzmanları bin Ladin’le çok etraflı röportajlar yapmıştı. Bölge hakkında derin bilgisi olan muhabir Robert Fisk (Independent gazetesi) bunlardan biri. Bin Ladin, Afganistan’da Ruslara azami zarar vermeyi amaçlayan CIA ve Pakistan’ın desteklediği aşırı kişilerden biriydi. Sonuç, ‘ılımlı bir rejimin yıkılıp, fanatik bir rejimin yaratılması’ oldu. Çoğu bin Ladin gibi Afgan olmayan ama ‘Afgani’ diye adlandırılan bu kişiler, Rusya-Afganistan sınırının iki yanında terör operasyonları yürüttü, Bunlar Rusya’nın çekilmesinden sonra kesildi. Continue Reading

Terörist saldırılar büyüktü. Ama daha önce daha büyükleri de gerçekleştirilmişti. Örneğin Bill Clinton’ın herhangi bir gerekçe göstermeden Sudan’ı bombalaması, ilaç stoklarının yarısından fazlasını imha etmesi ve sayısız insanı öldürmesi gibi. Sudan’da öldürülen insan sayısı bilinmiyor çünkü ABD, Birleşmiş Milletler’in soruşturma yapmasını önledi ve kimse de arkasını takip etmedi. Hemen akla gelebilecek daha kötü durumları saymaya bile gerek yok. Continue Reading

1) Geniş askeri birlik hareketi ve hükümetleri yok etmeye varan aşırı askeri retorik kullanıldı. Yine de birçok insana göre hatırı sayılır bir kısıtlama var. Tam olarak ne oldu?

CHOMSKY: Saldırının sonrasındaki ilk günlerde, Bush yönetimi, eğer birçok masum insanın ölümüne yol açacak toplu bir saldırıyla cevap verirse, Ladin’in en şevkli dualarına cevap vermiş olacakları yönünde NATO liderleri, bölgedeki uzmanlar ve muhtemelen kendi istihbarat ajanları tarafından uyarıldı. ABD, Fransız Dışişleri Bakanı’nın adlandırdığı gibi, “şeytanca bir tuzağın” içine düşecekti. Continue Reading

Şu ana kadar, ABD ve İngiltere’nin karşılığı beklendiği gibi oldu. Aktarılan haberlere göre, cruise füzeleri ve yüksek irtifa bombardıman uçaklarının saldırılarına Taliban kontrolündeki bölgelerin (ülkenin büyük kısmı) dışında havadan gıda atılması -öyle şeffaf bir PR hareketi ki saklamaya gerek yok- eşlik ediyor. Saldırılar, gördüğümüz kadarıyla, muhtemelen protesto gösterileri korkusuyla Müslüman dünyasının tamamen dışında üsleniyor. Kesin bir tesbitte bulunabilmek için hâlâ çok erken, çok az bilgiye sahibiz. Ama, Kahire’deki hoşnutsuzluğu, Boston Globe’ın ‘Protestolar ve korku ABD saldırısını selamlıyor’ başlığıyla, Mısırlı bir garsonun “Seni besliyorum ve seni öldürüyorum. Bunu düşünmek bile beni delirtiyor” sözlerine yer vermesi ile anlayabiliyoruz. Continue Reading

Noam Avram Chomsky (1928 – ). Dilbilim profesörü, anarşist ve özgürlükçü sosyalist. Amerika’nın en önde gelen politik muhaliflerinden biri.

Noam Chomsky Fotoğraf“Anarşist olduğunuzu söylüyorsunuz. Öyleyse devletin varlığından herhangi bir şekilde yararlanmamanız gerekmiyor mu?”

“Bu görüş defalarca ortaya sürüldü. Örneğin, sağcı bir köşe yazarı olan Norman Podhoretz’ın bir kitabını anımsıyorum; barış hareketine katılan akademisyenleri nankörlükle suçluyordu: çünkü hükümete karşı çalışıyorduk ama hükümetten de ödenek alıyorduk. Bu, devletin son derece ilgi çekici bir yorumunu gösteriyordu, aslında faşizanca yorumunu. Diyor ki, devlet efendi’dir ve eğer sizin için bir şey yapıyorsa, ona karşı iyi olmalısınız. Temel düşünce budur. Yani devlet sizi yönetir, siz onun kölesisiniz. Demokratik teoriye ne kadar karşı olduğuna dikkat edin. Demokratik teoriye göre hizmet edilen sizsiniz, devlet size hizmet edecektir. Size bir şey veren varsa o da devlet değil halktır. Devlet yalnızca bir araçtır. Fakat demokrasi kavramı bizim anlayışımızdan o kadar uzaktır ki, sık sık güçlü faşizanca düşüncelere yöneliriz ; öyle ki devlet bir çeşit yardımsever amcadır,… sizi temsil etmez, elbette ki doğrudur, fakat olması beklenen tek şey değildir; bu nedenledir ki hayırsever amca size bir parça şeker verdiğinde, ona karşı iyi davranmamak hoş olmaz. İşte faşizan görüşün ta kendisi. Bu bakış açısı Birleşik Devletler’de faşizmi yerleştirmenin ne kadar kolay olabileceğinin göstergelerinden biridir ve insanların beyninin derinliklerine çoktan yerleşmiştir.

Noam Chomsky (1/28/88 de yapılan röportaj, Language and Politics’te yayımlandı, 747-8)

Soru: Hoşgeldiniz Sayın Naom Chomsky. 11 Eylül saldırılarının nedenlerine gelecek olursak, sizce nedenleri neydi bu saldırıların nedeni? Bu İsrail – Filistin sorunu muydu bütün bunların sebebi? Amerika’nın Ortadoğu’daki konumu muydu? Yoksa küreselleşme miydi?

Noam Chomsky: Bence bunlardan hiçbirisi değildi. 11 Eylül saldırılarının El Kaide tarafından ya da benzer bir terörist örgüt tarafından gerçekleştirildiğini varsayıyorum. Yani radikal İslamcı bir örgüt tarafından, bir organizasyon tarafından gerçekleştirildiğini ve CIA ve İngilizler, Suudi Arabistan ve Mısır tarafından eğitilen, onlara silah sağlanan özellikle Rusya’ya karşı bir cihat için yardım edilen ve terörist bir örgüt tarafından gerçekleştirildiğini düşünüyorum. Continue Reading

Z: Şu anda olanlarda niteliksel bir değişim var mı?

Sanırım, niteliksel bir değişim var. Oslo süreci 1998 yılında İsrailli akademisyen Shlomo Ben-Ami tarafından net bir şekilde tanımlanmıştı. Ben-Ami daha sonra Barak hükümetine katıldı ve 2000 yazında Camp David’de Barak’ın baş arabulucusu oldu. Ben-Ami “pratikte, Oslo anlaşmalarının yeni-sömürgeci bir temele, birinin diğerine sonsuza kadar bağımlı kalmasına dayandığını” gözlemledi. Bu amaçlarla, Clinton-Rabin-Peres anlaşmaları, Filistinlilere “neredeyse tamamen İsrail’e bağımlılık” empoze ederek, “bağımlılık durumunu kalıcı kılacak genişletilmiş bir sömürgesel durum” yaratmak için tasarlandı. Continue Reading